top of page
Search
  • Ayşegül Drahşan, General Manager

Duygularımızı ifade ederken kullandığımız cümleler...


Son bir kaç haftadır yaşadığım anekdotları paylaşmadan duramayacağım. Bu yıl gözlemlediğimiz ay tutulmasından mı yoksa gezegenlerin hizalanmasından mı bilemiyorum ama artık herkesin her duruma karşı söylemek zorunda olduğu hisleri, cümleleri ya da duyguları olduğunu düşünmeye başladım.

Geçtiğimiz haftalarda Bağdat Caddesinde çoğumuzun marka olarak bildiği restoranlardan birinde akşam yemeği yemek için arkadaşlarımızla buluşacaktık. Biz onlardan daha önce gittiğimiz, mekanı biz seçtiğimiz ve arkadaşımın doğum gününü de kutlayacağımız için daha ön tarafta bir masada oturmak istedim. İçeriği girdiğimizde ikinci sırada bir masaya oturduk. Arkadaşlarımızı beklerken daha arkada ama cam kenarında daha bize özel bir köşede, bir masanın boşaldığını görüp oraya geçtik. Garson masaya geldiğinde, arkadaşımızın doğum günü olduğu için bu masanın daha rahat olduğunu düşündüğümüzden buraya geçtiğimizi ifade ettik. Garsonda, "Burası zaten mekanın en güzel yerlerinden biri, isteseniz daha iyi bir yer bulamazsınız" dedi. Aradan 5 dk geçmeden en ön masanın boşaldığını gördüm. Eşim çok yer değiştirmek istemese de, mekanı seçmenin ve arkadaşımın doğum günü için en ön masada oturmayı ayarlamış olmanın sorumluluk duygusu ile tekrar masamızı değiştirdik. Aynı garson yanımıza geldi. Bende bilinçaltımdan gelen istekle, daha önceki yer için söylediği "Burası zaten mekanın en güzel yerlerinden biri, isteseniz daha iyi bir yer bulamazsınız" cümlesine karşılık,

"Daha iyi bir yer bulduk, buraya geçtik" dedim. Garsondan gelen cevap paylaşmak istediğim ilk anekdot:

"Ay kıyamam size"...

Yok artık, nereden bu samimiyet? Hayatımızda ilk kez karşılaşıyoruz. Burası müdavimi olduğumuz bir yer değil. Ayrıca bu kadar yoğun bir empati duygusunu benim için duyman adına seninle aramızdaki bu derin bağ ne kadar hızlı oluştu?

İkinci anekdotum daha da komik. Geçtiğimiz pazar canım kıymalı börek çekti (çok severim). Yemek sepetinden sipariş verdim ancak 1 saat geçmesine rağmen gelmedi. Cep telefonumdan aplikasyona girerek "önceki siparişler" bölümünden, sipariş verdiğim restoranı aradım.

"İyi günler, Kozyatağı xxxxx mi?"

"Evet, buyurun"

"Ben yemek sepetinden, sizden börek siparişi vermiştim ama 1 saat geçti henüz gelmedi"

"Bizim yemek sepeti ile anlaşmamız yok"

"Hım anladım o zaman ben merkezi arayayım"

"Yok, belki içerenköy şubeye yönlendirmişlerdir. Ben size oranın numarasını vereyim" (burada kesseydi harikaydı. Çözüm odaklılık, müşteri deneyimi...)

"Olur, çok sevinirim"

Ta ki!!!! bu soruyu sorana kadar.

"Vermezsem, üzülür müsünüz?" (İşte bunu yapmayacaktın Abidin)

"Yok, üzülmem. Teşekkür ederim"

Duygumu mu merak etti, yoksa hislerimi mi anlamaya çalıştı bilemiyorum:) Kendince iyi niyetle, çözüm odaklı olurken, son soruyla beni benden aldı.

Geçen hafta yaşadığım diğer anekdot bir anda zihnimde canlandı...

Ay kıyamam size...


30 views0 comments

Recent Posts

See All
bottom of page